Süleyman Özışık’ın ardından…

Gazeteci-Yazar Ahmet Genç, geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden Süleyman Özışık'ın hayatını kaybetmesinin ardından duygularını yazdığı köşe yazısı ile dile getirdi.

13 Ağustos 2023 Pazar 11:32
Süleyman Özışık’ın ardından…

Her ölüm erkendir!

Her ölüm zor!

Her ölüm yürekte koca bir kor!

Ve her ölüm yarım kalmış bir hikayenin adı...

Yaşanmışlıklar, yaşan(a) mamışlıklar

Bir daha asla yaşanamayacakların bıraktığı ah dolu derin bir yara..

Canımızı en çok acıtan şeyler bunlar belki de.

Keşkeler...

Ve o keşkeler ile başlayan bitmek bilmeyen boynu bükük cümleler...

Evet yine yarım kaldı bir yanımız ve yine yanıp tutuştu yürek otağımız.

Canımız, biricik abimiz Süleyman Özışık'ı 52 yaşında toprağa vermenin derin acısı ve yası içindeyiz.

"Ne olurdu biraz daha yaşasaydı" diyerek feryat ederken bir yanımız "Takdiri ilahi" diyerek rabbimizin buyruğuna teslim oluyor diğer yanımız.

Yaşadığı süre boyunca dik yaşayan ve davasından hiçbir zaman zerre sapmayan Süleyman Özışık’tan öğrendik biz diklenmeden dik durmayı..

Mesleğin en altından gelerek en zirveye kadar tırnakları ile kazıya kazıya gelmişti bugünlere..

Dağıtımını yaptığı gazetede köşe yazarlığı yapması belki de hiç bu kadar sevindirmemişti onu.

Davasına daha çok hizmet edebilecek ve daha geniş kitlelere ulaşacağı için nasıl da muyluydu.

*Bir yanı Kudüs’tü bir yanı Filistin!

Dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir zaman unutmazdı ezilen Müslümanları ve “Bizim mahallenin çocukları” dediği dava arkadaşlarını...

"Biz büyük bir aileyiz" derdi hep takipçilerine ve kendisine destek olanlara.

Hiç alakasının olmadığı bir konuda büyük vefasızlıklar gördü ve yalnızlaştı bir anda.

Kendi ailem dediği insanlar sessiz çoğunluğun sesiydi destek oldular ve yanında durmaya çalıştılar.

Çok dert etti, içine attı.

Hakketmediği bir olay için neydi bu linç!

Dünyada bu kadar zulüm, haksızlık, katliam varken, her şey onun başına mı kalmıştı.

Yıllarca toplumun bilgilenmesi için kullandığı sosyal medya bir anda linç kampanyası başlatmıştı; üstelik “Bizim Mahalle” dediği insanlar da bu oyuna gelmişlerdi.

Gururu el vermedi hiç bir şey olmamış gibi devam etmeye.

“Beni Yusuf gibi kuyuya attılar. Aklanıp geleceğim” diyerek kendi hirasına çekildi. Hem köşe yazarlığını hem de o çok sevdiği kalemine bir virgül attı sonra.

Yıllarca derdini kederini yazdığı sayfası yoktu artık!

Yalnızlığa terkedilmek, derdini anlatamamak çok ağır geldi ki bir amansız hastalık sardı yorgun bedenini.

Daha fazla kaldıramadı bu vefasız dünyanın ağırlığını ve bu sahte dostlukların çirkinliğini. Derken alarak yanına hüznünü sadece rabbine döndü yüzünü..

Allah sevdiği kullarını erken alırmış derdi ya eskiler. Öyle ya seven sevdiğine bir an evvel kavuşmak istemiş olmalı ki kısa süre önce aramızdan ayrılan kıymetli babası Seyit Tahir Özışık’a komşu eyledi Süleyman abiyi.

Belki de sen bizim dünyamızdan değildin Süleyman Abi,

Bazı şeylerin değeri kaybedilince anlaşılırmış misali seni zamanla daha iyi anlayacağız.

Davan ve kırgınlıkların o büyük ailene emanet..

Mekanın cennet olsun…

AHMET GENÇ

GAZETECİ/YAZAR

Son Güncelleme: 13.08.2023 11:42
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.